Offcanvas Section

You can publish whatever you want in the Offcanvas Section. It can be any module or particle.

By default, the available module positions are offcanvas-a and offcanvas-b but you can add as many module positions as you want from the Layout Manager.

You can also add the hidden-phone module class suffix to your modules so they do not appear in the Offcanvas Section when the site is loaded on a mobile device.

ENGLISH             0 (538) 442 52 11             SAFRANBOLU
  BLOG         
Bizden Yazılar

Yeşil Çizme

Şehirlerin içine büyümüş olan bizler, aslında her ne kadar alışkanlıklarımızdan, bize sunulmuş sosyalleşme araçlarından,  çeşit çeşit aktivitelerden vazgeçemesek de, içimizde bir köşede doğaya dönme arzusuyla an geliyor yüzleşiyoruz.. Bu, kimi zaman kısa süreli bir yenilenme, kimi zaman, hatta kimileri için de tamamen bir kaçış olarak kendini gösteriyor..

Doğada konaklama, temiz havada yürüyüşler, taptaze meyveleri dalından koparmak, buzz gibi kaynak suyunu yüzüne çarpmak ya da hamak üzerinde bir gün geçirmek.. Hatta akşamın serinliği çöktüğünde, sımsıcak bir şömine ateşinde ısınmak..

Yürümek, keşfetmek, fotoğrafların en doğalını çekip, her üç adımda bir depderin nefes çekmek..

Doğa derken tabii aklımıza, yaşadığımız şehrin bir kenarında, dümdüz ve düzenli kesilmiş çim alanlar, şehir ayakkabılarına göre dizayn edilmiş park ve bahçeler gelmemeli..

Gerçekten doğanın içinde olmaktan, trekking tabir ettiğimiz patika yollarda yapılan yürüyüşlerden , kayalara tutunup dereye düşmeden ilerlemekten, çalılara takılıp geri adım atmak zorunda kalmaktan bahsediyorum aslında.. Otlar uzamış ve her yeri kaplamış, yürürken adımımızı göremiyoruz mesela.. Ortam o kadar bakir, manzara o kadar güzel anlar vaad ediyor ki, daha da uzun yürümek istiyoruz.. Ya da yağmur yağmış, muhteşem bir koku sarmış etrafı, biz o kokuyla  mest olmuş ağaçların arasında kaybolmak peşindeyiz..

İşte tam da bu noktada, üzerimize bir güvensizlik çöküyor.. Kendimizi içinde bulunduğumuz ortama son derece ait hissetmek istemekle birlikte, tedirgin adımlarımız bizi durdurmaya başlıyor..

Oysa ki ayaklarımızda, geldiğimiz şehrin en bilindik spor mağazasından aldığımız botlar yerine, uzun Yeşil Çizmelerimiz olsa hiç bir tedirginlik  durdurabilir mi bizi?.. Yeşil Çizme bizimle bakir doğanın arasında bir köprü olmuştur bile çoktan.. Çalıların arasında yürürken, dereleri geçerken, uzun otların arasında dans ederken, ekin ekilmiş tarlaları keşfederken Yeşil Çizmeler bize, güven ve rahatlık sunmaz mı.. Yağan yağmurun ardından çamurlara bata çıka yürüdüğünüzü, her adımda Yeşil Çizmenizden çıkan ayağınızı Çizmeye tekrar sokarak ilerlediğinizi hayal edin.. Ve daha sonra su arkına sokup, bileğinize kadar suya girerek yıkadığınızı.. Onlar artık sizin arazide 4X4 ayaklarınız olmuştur bile..

Oysa ki komşu Mehmet Amca, bu topraklarda doğmuş, bu topraklarla yoğrularak yetişmiştir ya.. Bırakın çizmeyi, ayakkabı bile giymez benzer yollarda.. Takar ayağına bir kara lastik, ne batar ne de çıkar aynı rotada..

Nasıl ki onun şehre uyumu aynı olmayacak ise, bizlerin de doğaya uyumu işte böyle bir çift Yeşil Çizme’den geçse…